22 Ekim 2008 Çarşamba

Altın portelek...


Her sene aynı şey yabancı ünlülerden kim geldi kim gitti... Ödülleri kim aldı?


Altın Portakal'a bakınca görebildiğim tek şey kocaman bir kompleks. Türk olma kompleksi. Evin sakar, beceriksiz evladı gibi. Üstelik de bu çocuğu en çok eleştiren, ailenin diğer fertleri olsun. Sağlıklı olma ihtimali nedir bu çocuğun, herkesi bir kenara atmadıkça? Çocuğa destek olup sıkıntılarını rahatlatmak yerine hep eleştiri, kinaye, suçlama. Sadece Altın Portakal'da değil de düzenlediğimiz herşeyde, kalkıştığımız her işte bu var.


Bu sene hamdolsun (!) portakallardan birini Nurgül Yeşilçay aldı. Yoksa bir de gene ödül alamama terörü yaşatacaktı bize. Sonradan söylediği sözlere de bayıldım. Hiçbirşey söylemese ve teşekkür edip ödülü alsa, herkes zoraki ödül verildiğini düşünecekti hatta daha kötüsü ifade edilecekti. Kıvrak manevra...


Bunun dışında siyasi eleştirilerin sadece burada yapılıyor olması da çok ilginç. Sinemacılar dışında kimse insan hakları, hak hukuk düşünmüyor mu ne? Herkes ekonomiye takık bkz. Tüsiad-Kriz uyarıları.


Naçizane tavsiyelerim:

Festivalin rengi turuncu olsun, trademark hesabı... Yerdeki halı turuncu (Orange Carpet) olabilir mesela. Perdeler gene öyle... Kimse turuncu gece elbisesi giymeyi sevmiyor zaten...

Ödül altın bir portakal olsun. Bu parlak fikir için kendimi kutluyorum... (O korkunç şamdanımsı şeyden daha ikonik olur diye düşünüyorum) Kristal Elma ödüllerinde kristal bir elma yerine meşale vermiyorlar değil mi...
Bir de jurinin daha çok insandan oluşması gerekiyor. Daha genel beğeniye göre ödül verilmesi daha doğru ve hakkaniyetli olurdu.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...