21 Kasım 2006 Salı

AYVALIK ve METAL FIRTINA

Yazın bitmesine yakın, sonunda biz de tatile çıktık. Ayvalık’a gitmeye karar verdik. Tek amacımız deniz+kum+güneş üçlüsü ile sıkı fıkı olabilmek olduğu ve bir önceki yaz Ayvalık ve çevresinde gezilebilecek her yeri gördüğümüz için otobüsle gitmeye karar verdik. Sekiz saat süren yolculuk sırasında gözlerimi açtığım her an otobüsün son sürat uçtuğunu farkettim. Şoför takometreyi mola yerinde unutmuş olmalıydı!

Neyse sağ salim Sarımsaklı’ya vardığımızda sabah serinliği karşıladı bizi. Hemen otelimize yerleşip plaja koştuk. Tatil kitabı olarak aldığım ve otobüste okumaya başladığım Metal Fırtına’yı da götürdüm plaja. Sürükleyici, gelişmiş tasvirlerle dolu, insanın elinden bırakamadığı bir kitap. Özellikle George Bush’un olduğu bölümlerde “bir insan bu kadar mı iyi tarif edilir canım?” diye düşünmemek mümkün değildi. İlk günümüz kendi sakinliği içinde geçerken, birden göğü yırtarcasına üstümüze doğru gelen F-16 sesleri ile irkildim. Metal Fırtına’nın etkisi ile bombalanıyor muyuz paranoyası ile büsbütün panikledim. F-16 geçişleri tatilimizin her gününde tekrarlanmasına rağmen ben her defasında “Bomba düşerse nereye düşer, kaçabilir miyim?” diye düşünmeden edemedim. Oysa bunlar rutin uçuşlardı... Yunan adaları ile bu kadar yakın olunca bu uçuşlar rutin oluyormuş! Sonra bir önceki sene de F-16’ların olduğunu hatırladım. Oysa ki o zaman bu kadar etkilenmemiştim.

Dönüş yolu ise başka bir sürpriz hazırlamıştı bize. Otobüse bindikten kısa bir süre sonra gül suyu ve/veya hacı yağı esanslı bir koku yayıldı. Zaman geçiyor fakat koku azalmıyordu hatta periyodik olarak gelmeye devam ediyordu. Beni aldı bi hafiyelik... Öndeki yaşlı amcaları kokladım ama koku onlardan gelmiyordu. Sonra daha önlerdeki yaşlı teyzelerden şüphelendim. Artık bu koku dayanılmaz mide bulantılarına sebep olmaya başlamıştı ki suçluyu bulduk! Bu bir oto parfümüydü ve reklamda dediği gibi “otomatik puff”luyordu. Hemen hostu çağırıp bu işkenceye bir son vermesini rica ettik. O da gururla bu parfümü (!) tüm araçlarında yani “filocak” kullandıklarını söyledi ve kapatırsa insanların kokularının bundan kötü olacağını iddia etti. Ama biz yılmadık ve ısrar ettik hatta ben bayılıyormuş gibi yaptım ve sonunda kapattırdık.

Evet, en iyi tatilin bile bir kötü tarafı var. Bitmesi...Benim tatilimde çabucak bitti. Ayvalık’a kadar gidip zeytinyağı veya en azından zeytin bile almadığıma, hatta aklıma bile gelmemesine hayıflanarak ve Metal Fırtına’yı okuyarak eve döndüm. Siz siz olun tatil kitaplarınızı iyi seçin.Yattığınız yerde (olasılıkla şezlong) büyük heyecanlar yaşamanız ve almanız gereken şeyleri unutmanız çok mümkün!

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...