27 Aralık 2007 Perşembe

SEYYAHat

Her seyahat bir ayrılıktır. Alıştığın yeri, insanları, karayolunu, deniz manzarasını, otobüs duraklarını, simitle peyniri, her gün aynı saatte çalan alarmı terk edersin. Başta o seyahate çıkmak istersin, büyük heveslerle, planlarını yaparsın. Uçak ya da otobüs biletini, pasaportunu, vizeni alırsın. Hayal kurarsın, gidince yapacaklarınla ilgili. Göreceğin yerler, tanışacağın insanları düşünürsün, kafanda bir fotoğrafın çok silik de olsa silueti belirir.

Sonra bu düşünceleri bi kenara bırakırsın, gitme vakti yaklaşınca. Birden olduğun yerde kalma isteği gelir insana… Bilirsin; kalınca gidemedim diye sıkılacaksındır hep , “gitseydim keşke” düşüncesi beynini, bir kedinin yumakla oynaması gibi bi ileri bi geri sağa sola evirip çevirip darmadağın edecek…

Ama gene de bir an için o his gelir insana bazen gitmene bir hafta kala, bazen de otobüse/uçağa/gemiye bindiğin an gelir. "Keşke gitmesem, keşke bu planı yapmasaydım" dersin. Bilinmeyene yolculuk hep korkutur insanı…O an inip eve dönmek istersin ama yapamazsın… İyi ki de yapamazsın çünkü gidince anlarsın ki, aslında düşündüğün kadar zor değildir gitmek.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...