26 Mayıs 2008 Pazartesi

Korku almanağı


Kendimi bildim bileli ülke olarak yaşadığımız kriz ve korku durumları;
1980 darbe - sokağa çıkma korkusu
1984 pkk - askere gitme veya askerdeki yakınını bekleme korkusu
1986 Çernobil - radyasyonlu yiyecek korkusu.
1990 enflasyon canavarı
1994 devalüasyon - parayı TL'de tutma korkusu
1995 trafik canavarı - şehirlerarası seyahate çıkma korkusu
1997 Deli Dana - dana eti yeme korkusu
1999 büyük Marmara depremi - göçükte kalma korkusu
2000 batan bankalar - off shore korkusu
2001 mali kriz - işsiz kalma korkusu
2002 Şarbon salgını - mektubu burunla açma korkusu ( Eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş'a selamlar!)
2003 Hsbc Bank'a ve İngiltere Konsolosluğu'na bombalı saldırı - sokakta yürüme korkusu
2006 Kuş Gribi - tavuk eti yeme korkusu
2007 Kırım Kongo Kanamalı Ateşi - kısaca kene ve yeşil alanda bulunma korkusu.
2008 Şeriat korkusu - tesettüre girmeye zorlanma, hak ve özgürlüklerin kaybedileceği korkusu
Bu gerilim yaratan durumların bazıları bir kaç yılı etkilemesine rağmen, çoğunluğu mevcut halini devam ettiriyor, yenileri ekleniyor. Bir şekilde sürekli alarm durumundayız. Niye?
Yıllardır korkuya maruz kalıyoruz. Devamlı başımıza ne gelecek diye düşünüp duruyoruz. Bilgisayar oyunlarındaki kahramanlar gibi bombalardan, tehlikeli tuzaklardan, kapanlardan kaçmaya çalışıyoruz. Şöyle bi rahat yüzü göremedik.
Korkarım bu korkuların sonu gelmeyecek!..

24 Mayıs 2008 Cumartesi

Popüler sözler...

Son zamanlarda bazı kelimelere ve cümlelere takılmış durumdayım. Bunlar belki ilk söylendiklerinde güzel, taze, orjinal ama söylendikçe anlamı bozulan, içi boşalan bomboş sözler.

Açılımda bulunmak. Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir.
Ezber bozmak. Kötü mü iyi mi şimdi bu, ezberleyene kadar canımız çıkmıştı.
Ilımlı İslam. İslam zaten hoşgörü dini değil miydi? Ne zaman değişti de bi de Ilımlı denmesi gerekti?
Şık durmadı... Şekilciliğin yeni bir dışavurumu .
e-Muhtıra. Bugün bana 5 e-muhtıra gelmiş, cevaplayamadım henüz.
Demokrasi. Herkes kendi amacına kullanmasın artık.
Söylem. Bi de bunun eylemi vardır bizde kız ismi dışında pek kullanılmaz.
Öyle ya da böyle. Farketmez demek ama her zaman farkeder.
Velev ki ! "Tut ki"nin eski dilde söylenmişi.
Populizm yapma! Tribunlere oynama kısaca.
Empati yap, karşıya geç. Ortada kuyu var yandan geç! Hülya ve Hafize’ye selam!
Yaraları sarmak! En çok rahatsız eden de bu. Bunu duyduğum her an anlarım ki; gene yardım amaçlı para veya vergi toplanacak ama bu paralar birileri tarafından iç edilecek.
Acı reçete. Kaçınn yeni vergi ve zam geliyor!

1 Mayıs 2008 Perşembe

Mayday!Mayday!

Bugün 1 Mayıs, Çalışanlar Günü. Sadece işçiler değil tüm çalışanların günü. Dünyada bugün çalışanların tatil yaptığı, konserlere gittiği, bayram olarak kutladığı bir gün. Labour Day veya May Day diye geçiyor. Bugün İstanbul'da olanlarsa insana mayday!mayday! dedirtti. (Meydey- m'aidez Fransızca imdat çağrısı.)

Aklıma bir kaç soru takıldı neden insanların üstüne kırmızı renkli su sıktılar? Orantılı (!) güç kullanınca vücudun vereceği reaksiyon belli olmasın diye mi? Bu güç doğru orantılı mıydı, ters orantılı mıydı?

Biliyorsunuz doğru orantıda bir taraftaki değer artarken diğer taraftaki değer de artar. Ters orantıda ise bir taraftaki değer artarken diğer taraftaki azalır. Ülkedeki gelir dağılımı gibi. İnsanlarımızın çoğunluğu fakirleşirken, azınlığın devamlı zenginleşmesi gibi.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...