1 Kasım 2011 Salı

Yaz Kitapları 2011-1/ Şairin Romanı

Sevgili blog,

Seni çok uzun süredir ihmal ettiğimin farkındayım. Ha bugün, ha yarın derken yaz kitaplarını yazmaya ancak fırsat bulabildim. Bir karabatak olarak, abarttığımın farkındayım. İzleyici sayısına bakılırsa yokluğumda fazla kayıp olmamış hatta katılanlar olmuş, sağolsunlar deyip konuya geçelim.

Şairin Romanı


Hayat ve şiir üzerine bilgeliğin her satırda hissedildiği bir kitap Şairin Romanı. Aynı zamanda güzel sanatlarla uğraşmak isteyenler için neredeyse bir el kitabı, umutsuz anlarda, hayatla didişmenin yorgunluğunda şifa veren bir başucu kitabı... Kitabın birkaç kahramanı olmasına rağmen, ana izlek Gamenn isimli polisin şairleri öldüren bir seri katili yakalamaya çalışması üzerine kurulu. Usta şair Bendag'ın 50 yaşındayken terkedip 100 yaşında ölüme hazırlanmak için döndüğü Anakara'ya ayak basmasıyla başlayan hikâye, şiir filozofu Moottah'ın yirmi yıllık inzivadan sonra çırakları Zeey ve Tagan'la beraber çıktıkları gezide kazandıkları bilgiler ve birbirleri ile kesişen/teğet geçen yollarda ve zamanlarda şekilleniyor. Henüz dillerin farklılaşmadığı bir dönemde, Kızılderili doğa kültürünün, Selçuklu mimarisinin, Bertrand Russel’ın Aylaklığa Övgü’de bahsettiği komünal yaşam ile oluşmuş kentlerin, şiir okunan kahvehanelerin, rüya terbiyecilerinin, ruh sağaltıcılarının birbirinin içinde eridiği bir ütopya. Her ne kadar yazar kitabın bir distopya olduğunu söylese de, özellikle ilk üçte birlik kısmı ütopya olarak okunabilir. Bahsedilen "Yerküre" günümüz dünyası olmamasına rağmen, insanların başarı ve güç hırsı yüzünden bireysel cehennemlere dönüşmesine engel olunamayan bir dünya.

Romanın 15 yılda yazılması ve hayata/şiire/edebiyata dair deneyimlerin paylaşılma ihtiyacının ana hikâyeyi anlatmaktan zaman zaman öne geçmesi sonucu, roman merkezinin aktarımını 200. sayfaya kadar ertelenmesi okuma hızını olumsuz etkiliyor. Yine de sabırlı okurlar bu kitabı keyifle okuyacaklardır. Murathan Mungan "İyi romanlardan akılda en az üç sahne kalmalı" demişti İstanbul Modern'in bahçesinde. Benim aklımda kalanlarsa Moottah, Zeey ve Tagan'ın Haritacı Kaa'nın vücuduna dövme halinde çizdirdiği haritalardan yollarını bulmaya çalıştıkları sahne, Tagan'ın Güçler Dengesi Meydanı'ndaki uçurumun kenarında uçurtma uçurduğu sahne ile Gamenn'in marangozla karşılaştığı sahne.

Altını çizdiğim yüzlerce cümleden biri :
"Her insanın ömründe, kendinden önceki insanların anlamadıklarını anlamanın mutluluğu ve anlaşılmasını kendinden sonraki insanlara devredecekleri bilinmezliklerin kederi vardı. Biz her ne kadar öyle sansak da yaşam günün birinde birilerinin çıkıp tek tek çözeceği sırların bir toplamı değildi. Bütün sırları çözüldüğünde anlaşılıp kapağı kapatılacak okunmuş bir kitap değildi yaşam; yarım kalmış bilmeceleri, hiçbir zaman açıklığa kavuşmamış muammaları, çözülemeyen sırları ve olanca karmaşasıyla da yaşamdı."
Kitapla ilgili başka bir yazı için

2 yorum:

Hayal Kahvem dedi ki...

Demek okudun Burcu, ne güzel!
Darısı başıma demeliyim.. Henüz kitapla bakışma devresindeyiz biz. Sanıyorum uzun sürecek birbirimizi okumaya geçmemiz.

Bir kitapla karşılıklı bakışmanın lezzeti var ya... Of! Anlatamam. Hani "elbet bir gün buluşacağız" tadında... Her kitapla olmaz ama... Eğer böyle bir kitap yakaladıysanız.. Tavsiye ederim. Eşsiz:)

burcupc dedi ki...

Vildan gerçekten darısı başına, ama bir kitap bu kadar bekletmeye gelmez, küsmesin sonra... Fazla naz âşık usandırır derler :)

sevgiler

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...