21 Kasım 2006 Salı

Klip Dünyası

Geçen gün televizyonda müzik kanallarını izlerken bir şey fark ettim. Şarkılarla klipler arasında ne kadar az alaka o kadar çok izlemek. En son Zeynep Dizdar’ın Zehir Gibi şarkısının klibini izledim. Şarkı bir ayrılığı anlatıyor, sözlerinin yalancısıyım. Ama sözlerle görüntüleri eşleştirebilmenin, beyinde bir algı karmaşasına yol açmamanın mümkünü yok…
Mesela kızcağız çok sevdiği birinden ayrılmış. “Ayrılık çok yeni daha bi hafta oldu biteli” diyor, o sırada görüntüde dans ederek spagetti pişirmeye çalışıyor. Hadi desem ki çocuk gelecek, barışacaklar ve yahut geçmiş günlerini hatırlıyor, değil. Sanki ohh iyi ki ayrılmışım zaten makarna yapmama da engel oluyordu bu adam, şöyle bir güzel makarnamı pişireyim de rahatça, afiyetle yiyeyim diye düşünmüş herhalde…
Sonra şarkı “her yanım delik deşik, o yanımdan gitti gideli” diye acılı çiğ köfte tadında yedikçe yiyesiniz gelir gibi, doz artırıyor. Peki görüntü nasıl ilerliyor? Kızımız yine aynı karavanda pasta yapıyor, kekin arasına koyduğu kremanın eline bulaşan kısmını diliyle temizliyor. Tabi musluk suyu kullananlar da olabilir ama bu görsel bir olay öyle musluk şarıl şarıl sularla filan olmaz… Her klibe ses getirecek bir görüntü lazım değil mi ama? Hadi bu sahneden, kız üzüldü, üzüntüden depresyona girdi, kendini tatlı yemeye verdi diyeceğim, ama görüntü de gözyaşını bırak, hüzün bile yok. Sanki gezeceğim , seveceğim görürsün bak sana neler edeceğim havası var…
Klipteki diğer absürdlüklerden de söz etmek gerekirse, kızımız minicik bir mutfağı olan bir karavanda yaşıyor. Böyle dağlarda tepelerde kamp kuruyor. Her genç kızımızın yaptığı gibi! Sevgilisinden ayrılmanın hüznü ile minik ve şirin mutfağında kendini yemek yapmaya adıyor. Ara sıra deniz kenarında yürümeye şarkı söylemeye çıkıyor ama göbek fora… İnsanın içi acıyor o rüzgarda üşütüp hasta olacak diye…

Peki ya Nalan’ın klibine ne demeli?

Bakıyorum bugünlerde beni hiç aramadın,
kendine göre bir yol çizmişsin hadi bakalım…
Eski günlerin hatırına dönmek istersen ya kapı ya balkondayım.

şeklinde bir nakarat bölümü var… Ama şarkıda ne kapı ne de balkon var… Sevgilisinin yolunu gözleyen kimse de yok. Bir kamyonetin üstüne atmışlar bir somya, kızla oğlan da somyanın üstünde kah gülüyorlar, kah kavga ediyorlar, kamyonda İstanbul’u turluyor…
Yönetmenler mi konuya karar veriyor yoksa şarkıcılar mı bilemiyorum ama kesinlikle başarılı oluyorlar. Kaç seferdir bu iki şarkıyı daha çok ilkini (daha dinlenir geldiğinden) izlerken şarkıyla klip arasında ufacık bir ilişki kurabilmek, hatta klibin şarkıdan bağımsız ne anlattığını anlamak için kafa patlatıyorum…Hala çözemedim…

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...